5 Temmuz 2023 Çarşamba

HÜZÜN TÜNELİ


Ben o ırmağı hayattayken geçmiştim
Sal yapıp ömrümü kıyılardan kıyılara
Bırakarak şehrin duvarlarında bir afiş
Esrar, borda, alabanda: sözlükte hiyerarşi
Kalbim titriyordu, yüzüğüm parmağımda
Gam, hüzün, yas, teknemde geniş geniz
Leviathan bir dairede tek perdeli lojman
Kapkara bir göl, üzgün bir deniz
Cebimde birkaç katliam peygamberi
Ümmetsiz halksız - dönüp dönüp başlayan
Kedi ölüleri, paslanmış çocuklar, yarım kalmış cinayet
Şifa dağıttım ifşa edilmiş sırlara, sustum
Ne derin bir mağaraymış gençliğim ne kadar uzak
Yıkanıp yundum geçmedi, meğer bitimsiz macera,
Kum çokluğu astım şöleni, bir o kadar hazin
İndirdim ipteki cesedi içini araladım
. . . . . . . . . . . . .- tıkırdayan, dipdiri bir saat
Gizlice taşıdım ceberruttan kaçırdığım yüzümü
Kötülüğün izi olmayan mermer yüzüm:
İçimle yüzüm arasında korkunç mesafe
Kan ve pençe: işte karşısındayım Golyat'ın
Bir merdiven tırmanırken uykuları tersine
Derisini yüzüyorum bir üslubun
Budanacak bir ağaç bahçede yalın
Kendisi değilse bile korkusu ölümün
Sonra abdestler, sonra itiraf
Ben, bir bıçağın ağzıyım
Şimdi onu hatırlatan şeyle de kestim selamı, çünkü
Anladım, kimmiş devrimi bana sevdiren müntehir
Eve döndüm sürünerek, kürek kemiklerim üşümüş
Ki Ali tanır bir Meryem
. . . .-Takma dişleri varmış 'fazladan Baba'mın-
Duyduğum fısıldayan bir iniltiydi annemden
Sırt çevirdim ve varlığım kendi bahçem
İşim gücüm yaşamak artık dindi o sapsarı özlem
Geçtim Arap çöllerini Filistin bitti Cezayir bitti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Suruç’a Ağıt

Temmuzun yirmisinde kabristanlar dipdiri genç ölülerin cesetleriyle dağlanmış bir ülkenin ovaları görmek konuşmak düşünmek söylemek yasa...