21 Ağustos 2024 Çarşamba

Köpekler Giderken

senin işte şu cayır cayır yanan kalbim

derinden gelen şu uğultu kulaklarımda

küle dönmüş bir orman gibi özlemekten

çam ağaçları sincaplar ve yaban

ve ölüme götürülürken köpekler


köpeklerin son istekleri var mıdır acaba

asmak mı daha ekonomik kimyasallar mı

kimyasallar bir şirketin çıktı hükümete yakın

çığlık çığlığa ağladık bu vatan bizim


kırmızı et yememiz biraz ayıp kaçıyor bu çağda

et yemezsek düşen kan değerlerimizden tabiat sorumlu

mercimek ye yulaf ye ne var şart mı sofrada bir levrek

kendimle çelişiyorum kendime takıyorum bir çelme


cinayet o kadar içerde ki sene olmuş 2024

ve olası bir büyük savaştan söz ediyor basın yayın organları

biz daha anlamamışken organsız beden

savaş makinesi kurulup barbarlar fora


köpekler gidince geriye öldürmek kalacak

gücü gücü yetene altta kalanın canı çıksın

ve daha onlarca nahoş tekerleme

mesela göçmenle göçebe arasındaki fark

koyu bir gece gibi bir anda kararacak


mesela ben bu şiiri yazmak için üç gün ıstırap çektim

nemden bunaldım, açık denizlerde açık hava

ada etrafında bir kısa yürüyüş ve pazartesi günü işe gitmedim


arkadaşımın kanser olduğunu öğrendim

müteessirim şimdi topacı kırılmış bir çocuk gibi

ölüm bize çok önce sokuldu kabul

ama yine de o kadar yakın değildi sanki

aradaki fark şu: gençken biz ölüme giderdik

büyüdük o davetsiz geliyor şimdi


attığım zar geliyor aklıma hileli bileklerimle

yaşamayı sahiden hak ettik mi patron?

Suruç’a Ağıt

Temmuzun yirmisinde kabristanlar dipdiri genç ölülerin cesetleriyle dağlanmış bir ülkenin ovaları görmek konuşmak düşünmek söylemek yasa...